29
may
OYUNCAK SEÇİMİ
Oyuncaklar günümüzde çok çeşitlidir. Farklı maddelerden yapılmış, farklı renklerde ve farklı özellikte olabilirler. Ancak en iyi oyuncak, çocuğun tekrar tekrar oynamak isteyeceği ve her defasında ona daha çok oyun ve daha fazla haz veren oyuncaktır. Oyuncak çocukta merak uyandırmalı, kasları
çalıştırmalı, girişimciliği ve düş gücünü arttırmalı, çocuğu problem çözmeye yönlendirmelidir. Oyuncak seçiminde öncelikle göz önüne alınan etken, çocuğun yaşıdır. Çok küçük çocuklar, renkli bir çıngırak gibi, tüm duyularını uyaran oyuncaklardan hoşlanırlar ve bu oyuncaklar onların tam olgunlaşmamış duyularının gelişimine önemli katkıda bulunur.Yeni yürümeye başlayan çocuklar, farklı şekil ve boyutlardaki küpleri yerleştirme çıkarma oyunlarını severler. İki yaşlarındaki çocuklar, yeni kazanmakta oldukları bilek çevirme yeteneğini kullanıp, geliştirebilecekleri basit logoları diğer oyuncaklara yeğlerler. Okul öncesi devreye ulaşan çocuklar ise, yaratıcı yönlerini destekleyen her türlü nesneden ve resim yapmaktan hoşlanırlar. Boyama ve çizme yaratıcılığı özendirir. Bu açıdan bakıldığında görülür ki çocuk, içinde bulunduğu yaş döneminde edindiği becerileri geliştirecek olan, oyuncaklara doğal olarak daha eğilimlidir. Çünkü aslında her yeni edindiği beceri, onun için bir oyundur. Yaş grubu sadece çocuğun ne oynayacağını değil aynı zamanda nasıl oynayacağını da belirler. Bir-iki yaşlarında tek başına oynayan, diğer çocukları seyreden çocuklar iki-üç yaşına geldiklerinde yan yana ve kendi oyuncaklarıyla ya da oyuncaklarını paylaşarak oynarlar. Üç-dört yaşlarındaki çocuklar ise öykünme ve düş gücünü gösteren evcilik, doktorculuk veya kovboyculuğu yeğlerler. Dört-beş yaşlarında oyunda işbirliğini keşfeden çocuk beş-altı yaşında tüm bu oyun deneyimini belirli kurallar üzerine oturtur. Yine dört-sekiz yaşındaki çocuklar oyun ve oyun arkadaşı seçiminde cinsiyet farklılıklarını gözeterek davranırlar.
Basit ama eğlendirici oyuncaklar, yaratıcı ve aktif bir uyarı olanağı sağlar. Örneğin evde bulunan kaplar, makaralar ve hamurların tümü, çocuğa istediği gibi şekillendirebileceği bir oyun ortamı sağlar. Çocuk, bu ortamda aslında kendi kişiliğini biçimlendirir. Su, kum, toprak, çamur ve boyalar çocuğun dış dünyayı tanımasına ve deneyim kazanmasına neden olur. Bunlardan çamur, çocuğun yaratıcı yeteneğini geliştirerek kendini yönetme becerisinin geliştirmesini sağlar. Bunlara diğer bir örnek olan bebekler ve bebek elbiseleri çocuğun hayal gücünü geliştirir. Giysiler ve giyinmek de evde bulunan, çocuğu yaratıcılığını olduğu gibi, kendine güvenini de artıran bir oyundur. Farklı giysileri deneyen çocuk, aslında o giysileri giyerek kafasında canlandırdığı kişi olmayı, bunun nasıl bir duygu olduğunu öğrenir. Çocuk büyüdükçe, oyuncak olarak kullanabileceği araç-gereçler de çeşitlenir. Örneğin kitaplar ve okuma, çocuğun sevdiği ve ilgi duyduğu konulardan seçilince, onun için en haz verici oyuncak ve oyunlardır. Ayrıca okuduğu
kitaptaki olayı veya kişileri çizime dökmek, çocuğa bazı şeyleri kafasında canlandırmayı öğretirken, belleğini de güçlendirir. Yine çocuğu sevdiği konularda konuşmaya özendirmek, onun dil hazinesini arttıracağı gibi, konuşma yeteneğini de güçlendirir. Oyun, çocuğa yaşam deneyimi sağlar. Bu deneyim, çocuğun kendini farklı durumlara uyarlamasına yardımcı olur. Ancak her oyun ve oyuncağın beraberinde getirdiği deneyim olumlu değildir. Bu bizi oyuncağın, şiddete götürüp götürmediği tartışmasına sürükler. Oyuncak, firmalarınca da desteklenen bir çok araştırma sonucunda varılan oyuncağın değil, erişkinlerin o oyuncağa yaklaşım ve tutumunun çocuğu şiddete yönelttiğidir. Ancak bir çok başka araştırmacı, şiddet araçlarını simgeleyen oyuncakların, kendi başlarına çocukları etkilediğini savunmaktadır. Yeni oyuncak almak çocukları mutlu eder.Ancak önemli olan yeni oyuncak almak değil, elinde olan oyuncakların onun dikkatini çekmesini sağlamaktır.